TABİAT UYANIYOR: HIDIRELLEZ VAKTİ GELDİ!
Gül fidanına dilek dilemekten, ateşten atlamaya onlarca ritüeli içinde barındıran baharın gelişi olarak da tanımlayabileceğimiz Hıdırellez vakti nihayet geldi! Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar’da kutlanan mevsimlik bir bayramdır. Hızır günü olarak adlandırılır. Dünyada zorda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğu düşünülen İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olarak bilinir ve her yıl kutlanır. Miladi takvime göre 6 Mayıs, Rumi takvime göre 23 Nisan Hıdırellez günü olarak bilinir.
Hızır ve Hıdırellez ile ilgili birkaç bilgiyle tarihe bir yolculuğa çıkalım. Aslında bu konuda pek çok rivayet bulunur. Bazı kaynaklara göre Hıdırellez Orta Asya, Ortadoğu ve Anadolu kültürüne aittir. Bazı kaynaklarda ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültürüne ait bir olgudur. Hıdırellez Bayramı ve Hızır, tek bir kültüre değil pek çok kültüre hitap eder, evrenseldir demek mümkündür. İlk çağlardan beri baharın gelişiyle birlikte pek çok kutlama yapılır; Hıdırellez de o kutlamalardan biridir. Rivayete göre Hızır, İlyas ve İskender-i Zülkarneyn, “Ab-ı Hayat” yani ölümsüzlük suyunu aramaya çıkmışlar. Bir müddet geçtikten sonra Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunun kaynağına ulaşıp bu suyu içmiş. Ölümsüzlük suyu içtikten sonra Hızır’ın karada, İlyas’ın ise denizde zorda kalanların yardımına koştuğuna inanılır. Her yıl 6 Mayıs’ta, yeşilliğin bol olduğu bir yerde yan yana gelirler. Hatta gül ağacına dilek dileme ritüeli de buradan gelir çünkü inanışa göre Hızır ve İlyas, gül dalının altında bir araya gelir ve sohbet edermiş.
Hızır ya da diğer adıyla Hıdır; “Allah’ın sâlih kulu, büyük hikmete ve mistik bilgiye sahip olan kimse” olarak tasrif edilir ve kendisine ilahi bilgi ve hikmet öğretilmiş kişi olarak bilinir. Özellikle baharda insanların arasında dolaştığına ve zorda kalanlara yardım ettiğine inanılır. Hızır adının ise bir lakaptan ibaret olduğu düşünülür.
Hıdırellez denildiğinde akla ilk gelenlerden biri şüphesiz ritüellerdir. Hıdırellez’in bilinen en yaygın ritüeli ateş üstünden atlamaktır. Nazardan ve hastalıktan korunmak için Hıdırellez günü ateşin üzerinden atlanılır. Hıdırellez ve baharın gelişi, insanı da doğaya sevk eder. Bundan hareketle Hıdırellez zamanı özellikle Anadolu’da doğanın içinde yürüyüş yapılır ve bolluk, bereket dilenir. Baharın tazeliğini taşıyan çiçekler ve otlar toplanır. Hatta inanışa göre bu otları kaynatıp suyu ile yıkanmak bile bir şifalanmadır; bu sayede çiçeklerin o tazeliğinin insan bedenine geçtiği düşünülür.
Hıdırellez gecesi Hızır’ın, uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere bereket getirdiğine inanılır. Yiyecek kaplarının ya da para keselerinin ağzı açık bırakılır. Gül ağacına dilek dilemenin de bir ritüeli vardır. Önce dilekler bir kâğıda resmedilir. Ardından kırmızı kurdele ile gül ağacına bağlanır ve akşam ezanı vaktinde asılır. Ertesi gün dileklerin yazılı olduğu kâğıt alınır ve suya atılır. İnanışa göre kâğıt suya karışıp giderse, dilek gerçekleşir.
Hıdırellez ritüellerinden bir diğeri de yedi fasulye ve yedi nohut ritüelidir. Özellikle Anadolu’da pek çok yerde uygulanan bir gelenektir. Hıdırellez akşamında evdeki her kişi için yedi fasulye ve yedi nohut dikilir. Kötülüklerden korunmak için yapılan bir ritüeldir.
Baht açma geleneğinde devreye yüzük, kolye ve küpeler girer. Tüm bu kişisel eşyalar çömleğin içine konur. Ardından çömlek, gül ağacının altına yerleştirilir. Ertesi gün maniler eşliğinde çömlekten eşyalar çıkarılır. Bu geleneğe baht açma denir ve oldukça yaygındır.
Hıdırellez günü yapılmaması gerektiği düşünülen şeyler de vardır. Bazı batıl inançlara göre 5 Mayıs akşamı evlenme çağına gelmiş kızlara bulaşık yıkattırmamak gerekir. Bunun yanı sıra Hıdırellez günü çamaşır yıkanmamalı, ev temizliği yapılmamalıdır. Hıdırellez günü hiçbir bitkinin yerinden koparılmaması ve her yeşilin dalında kalması da bu güne özel batıl inançlardan birkaçıdır.
4,223 okunma